25 Eylül 2012 Salı

Eğitim

Merhaba,
    "4+4+4 eğitim sistemi hakkında sende mi yazacaksın" diye sordum kendime hayır tabiki. Zaten henüz oturmamış ve net bilgi verilmeyen bir sistem hakkında uzman olanlar bu kadar bilgi verirken öğretmenlik konusunda henüz uzmanlaşan birinin bu konuda konuşmasının çok doğru olmadığını düşünüyorum. Henüz öğrenme isteğimi kaybetmeden anlatmak istediklerim var.
    Benim dikkat çekmek istediğim eğitim sisteminin bel kemiği olan öğretmenlerin biraz değişmeye açık olması. Her yıl yapılan, tekarlanan yanlışlardan hala bıkılmadı mı acaba?  Öğretmenler hala sadece iki günlük bir alışma süresi ile göreve başlıyorlar. Eğitim koordinasyonu için birimler yok ya da olanlar gerçekten koordinasyonu okul ve öğrenci ihtiyacına göre özelleştirebiliyorlar mı? Özel okulda bile 5 yıl önce yapılmış bir sistem ağırlaşarak devam ediyor. Okullarımız malesef ki sadece dershane ve veli memnuniyetini baz alıyor. Oysa ki biz öğretmenler, öğrencilerin eğitimleri için en iyisini biz bilmeliyiz ancak sadece net sayısı için değil bu biliş öğrencinin kendini gerçekleştirmesi için yol almak gerekli. Velinin isteğine göre öğrenciler için uygulananlar artık eskide kalsın. Biz bir makine mühendisine, kontrolünde olan makineler için yönlendirme yapıyor muyuz? Yada bir tıp doktoruna yapması gereken acil müdahale için fikir beyan edin bakalım? Eğitime verilen önem gerçekten artık geri dönsün. Çocuklarımız fabrikasyon ürünler yada bozulunca düzeltebileceğimiz makineler değiller.
Ayrıca çocuklarımız gerçekten bu kadar standart mı diye sormayan veliler. "Özel uygulanacak sistemler var mı?, ne gibi düzenlemeler yapıldı?" diye sormayan çocuğun eğitimini sadece okula devretmeye hazır veliler. Siz de anlayın ki okul-veli-öğrenci ayrılamaz üçlü, bir birliktelik.
    Bundan yüzyıl önce verilen eğitim sistemini bugün nasıl onaylayamıyorsak 25 yıl önce uygulanan sistemide devam etirmenin bir anlamı yok. Benim bahsettiğim akıllı tahta uygulamaları ya da sadece bilgisayarı sınıfa getirerek uyuglama yapar gibi görünmek değil. Öğrencilerin aktif eğitimle öğrenmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Bilgiye nasıl ulaşacaklarını, araştırma yapmayı öğrenmeleri ve ihtiyacı olan bilgiyi analiz edebilmesi gerekiyor. İçimden gelenleri umarım anlatabilmişimdir. Umarım öğrencilerin birey olarak yetiştiği, kendini tanıdığı sistemle tanışırız. Onlar canlı ve bizden çok çok daha hızlı gelişiyorlar ve değişime açıklar.Onlara yetişebilme için çooook daha hızlı olmalıyız.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

İyi Niyet

Yaz tatili geldi mi babaanneme doğru yola çıkılırdı. Bingöltur’dan alınan otobüs biletleri uzun mu uzun yolculuğun ilk hazırlığı olurdu daima. Saatler saatler süren yolculuk sonunda, babaannemin kerpiç evine ulaşırdık. Bahçe kapısında yayık ayranları, gözyaşları, kuşlar gibi çırpınmalar ve kucaklamalarla karşılarlardı bizi...

Halalarım, yengelerim, amca çocuklarım...

Hepimizi karşısına dizer, sırayla bir daha bir daha öper, halalarıma havluları çırptırıp serinlememizi isterdi. Çalışmaktan nasırlaşmış elleriyle yanaklarımızı okşar, ağlar, saçlarımızı örer “nene kurban, nene kurban” diyerek sarılıp göğsüne bastırırdı...

Oyunum Emanetçi’de babaannemin hayatımızda bıraktığı izden hayli söz ediyorum aslında...
Dün sabaha karşı uykumun en derin yerinde sanki babaanemin evindeymişim gibi hissettim bir an...

Sabah gün doğmadan uyanır, bahçedeki ocağı yakar ve yayıkta ayran yapmaya başlardı...

O ocaktan yükselen çalıçırpı yanığı kokusu ve kalp atışına benzeyen yayık sesi, babamla ikimizin çocukluğumuzun harmanlandığı yerdir sanırım...

Bir de babaannemin inadı olsa gerek... İkimize de çok şey katan ve ikimizi de çok ağlatan o inat...

İşte sabaha karşı nereden geldi aklıma babaannem...

Ramazan’n ilk günüydü...

Babaannemin yaptığı ekmekler, sacı ters çevirip kavurduğu biber, domates, içine attığı kuzu eti, pilavın yanına koyduğu cacık... Ve dedem oturmadan kimsenin oturmadığı yer sofrasında açılan oruçlar...

Gözümü açtım...

İnsan uykusunun içinde gözlerinin dolduğunu, burnunun direğinin sızladığını hissedince uyanıp ağlasa mı ağlamasa mı karar veremiyor...
***



Arınma günleri bunlar...

Tutabilen, niyetlenen için zorlanmadan, kalp aydınlığıyla tamamına ermesini dileyeceğim bir dönem Ramazan...

Sabahın erken bir saati..

Babam çocuk değil, genç değil, annem taze gelin değil, ben erik ağacında bir yaramaz, kardeşim kundakta bir bebek değil...

Babaannem arka bahçede hamur yoğurmuyor. Halam çeyizini hazırlamıyor. Dedem at üstünde eve doğru gelmiyor... Babaannem yok artık... Dedem yok... Babaannemin elma kurusu kokan çarşafları yok...

Halalarımın koşturarak hazırladıkları iftar sofraları yok...

Giden hiçbir şey geri gelmiyor... Özlenenlerin tatlı anısıdır artık elde avuçta kalan...

 Tabi herkes aynı şekilde yaşamamıştır çocukluğu, o duyguları belki ama İclal Aydın ne kadar güzel anlatmış geçmiş günlere olan ortak özlemi, ortak hasreti. Eminim bu yazıya göz gezdiren her yetişkinin iç çekerek onaylamış okuyan çocukların ise henüz bu kadar büyütmeye gerek olmadığını düşünmüştür. Ancak gençler “geçen zamanınızın kıymetini bilin”  herkesten çokça duyacağınız ancak herzaman doğruluğu olan bir söylemdir. Lütfen kendinize haksızlık etmeyin ve her geçen gününüzü aileniz, sevdiklerinizle dolu dolu geçirin.

İclal AYDIN- İyi Niyet Başlıklı Yazısından

21 Haziran 2012 Perşembe

Silivri

Çerkezköy'e sonradan iş ya da çeşitli sebeplerle daha büyük merkezlerden gelmiş kişiler bilir ki, içinde çok fazla gidilecek yer olmamasına rağmen,yakın o kadar çok merkez vardır ki bir sürü  farklı ortamı birarada bulabilirsiniz. Silivri, Çorlu, Tekirdağ, İstanbul, Kıyıköy, Edirne, Kırklareli gibi yerlere 30 dakika ile 2 saat arasında ulaşabilirsiniz. Özellikle İstanbulda hafta içi hiç trafik sorununu çekmeden, hafta sonu keyifle alışverişe, tarihi mekanları ziyarete gidebilirsiniz. Aşağıdaki fotoğrafıda ben çekmedim ancak arşivimde benzerleri bulunmakta. Silivride bunun gibi manzaraların keyfini bolca çıkaracağınız güzel bir sahili ve vazgeçilmez balıkçıları bulunmakta. bunlardan bahsetmişken böyle bir görüntüyü özledim sanırım. En kısa zamanda ben de silivriye kısa bir kaçamak yapmalıyım. Daha fazla bilgi edinmek için araştırma yapacağım. Sizinle de paylaşmak istiyorum. İyi tatiller.

Silivri tatil,resimler,ulaşım bilgileri
Silivri Akşamı


11 Haziran 2012 Pazartesi

Ankara Ziyareti

     Okulların kapanmasıyla birlikte ODTÜ de Temmuz ayına kadar sergilenecek olan CERN bilim sergisine gittik. Tabii oraya kadar gidip de Atatürk'ü ziyaret etmeden olmaz.
     Onun hayatıyla ilgili birçok ayrıntıyı tekrar görmek ve hissetmek çok güzeldi. Okuduğu kitaplar, kenarlarına aldığı notlar aslında kurtuluş için verdiğimiz tüm ayrıntıları nasıl tasarlayabildiğine dair ipucu veriyor. Zekasına ve azmine tekrar hayran oldum. Hukuk ve tarih ile ilgili kütüphanesinde yer alan kitaplar aslında Cumhuriyetimizin temel taşlarının hiç de kolay atılmadığını gösteriyor. Yüzlerce yıldır uygulanan yönetim stratejilerine, sonuçlarına, doğrularına ve yanlışlarına hakim olmak, tahmin edemeyeceğimiz emek ve zeka istiyor. Elbette onun gibi olamayız ama onun yolundan yürüyerek ve emek vererek yapamayacağımız birşey yok.
    Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir. (K. Atatürk) Atatürk'ün çalışma azmi ve düşünce yapısını ezber yerine yeni bir bakış açısıyla hayatımıza koyalım. Bu şekilde işinizin, hedeflerinizin hatta hafta sonları evde geçirdiğiniz zamanınızın bile farklı olacağını düşünüyorum.
       Bu arada anıtkabir ziyaretimde öğrendim ki anıtkabir sanalturu çekilmiş. Yani http://www.tsk.tr/12_anitkabir/ adresinden "Sanal Müze"ye tıkladığınızda anıtkabirin tüm bölümlerini internet üzerinden ziyaret edebiliyorsunuz. Gezerken karşılaşacağınız "Açıklama" butonları ile tüm mimari yapı ve diğer ayrıntılar hakkında bilgi sahibi olabiliryorsunuz.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Hani kendisi sürekli birşeyler yapıp ortaya elle tutulur bir sonuç çıkarmak, üretmek isteyen insanlar vardır ya bende onlardanım. İlgi alanım çok geniş ve yapmak istediğim o kadar çok şey var ki.
İnternette alakasız bir konuyla ilgili araştırma yaparken, bir zamanlar  ilgilendiğim şimdi ise "daha sonra yapmak istediklerim" sınıfına kaldırdığım bir hobimle karşılaştım. Ve birden yine heveslendim. Dikiş dikmek ve standart kıyafetlerden kurtulup kendine özgü olmak .www.kendindik.com 'da yeni dikişe başlayanlar ve zaten bu konuya hakim olanlar için ilham alınabilecek başlıklar paylaşılmış. Site içerisinde gezerken ulaşacağınız yeni linklerde sizi heveslendirecek. Bir göz atın derim.
Yanda örnek bir çalışma var. Belki dikkatinizi çekebilir.

İlk Yayın :)

Merhaba,
Bu blogumda yayınladığım ilk yazım olacak. Aslında bu nedenle biraz heyecanlıyım. Artık paylaşmak istediklerimi, dikkat çekmek istediğim konuları buradan size duyurmak istiyorum.İçeriği birbirinden farklı, bakış açımızı değiştirecek konular bulduğumda hemen paylaşacağım. Görüşmek dileğiyle.